Friday, August 12, 2011
bi turku
biz lisan olduk lisan.
daha konusamazuk,
daglari kavustursak(..)
Wednesday, August 10, 2011
Easter Day ve Yeniden Dirilis
Bugun komsumuz bana bir soru sordu;
"Easter day`i sen de kutlayacakmisin?" diye. Bende "Senin icin ne mana ifade ediyor bu?" diye soru ile karsilik verdim.
Jesus`in melekler tarafindan gokyuzune yukseltildiginden,yeniden dogusundan bahsetti.
Bende, Kainat`in yeniden dogusundan; herturlu renklerle bastan basa donatildigindan ve onumuzde cereyan eden olaganustu bu guzelliklere karsi, suur sahibi varliklar olarak, bizim de katilmamiz gerektiginden bahsettim ve benim de Easter day`e bu manada katildigimi soyledim.
Eve gectikten sonra daha farkli manalar aklima geldi ve heyecanlandim acikcasi;
Iseviligin ruh-u aslisinin dunyamiza donmesine ne kadar ihtiyacimiz var anladim. Risalelerin isevi nefesinin, butun ruhlarin iman sabahinda dirilmesine vesile olmasini Rabbimden niyaz ettim.
Kelimeler grubunun bahsettigim zamanla tevafuk etmesi,yeni web sitemizin hizli bir sekilde aktif hale gelmesi, bu ruhun Kadir-i Rahim tarafindan uflendigini gosteriyor,ben boyle yorumluyorum ve duam da bu.
Rabbim iman ilmine olan ihtiyacimizi hissettirsin,inshaAllah.
***
Ihlas Risalesinde bahsedilen "medar-i ihtilaf" konularin muvakkaten goz ardi edilmesini okurken aklima hep su soru gelir. Medari ihtilaf olmayan konu hangisi ki?
Bu soruya soyle cevap vermek mumkun diye dusunuyorum: Medar-i ihtilaf olmayan ve olamayacak ortak noktamiz Kitab-i Kebiri Kainat.
Bunun isaretlerini "Hutbe-i Samiye" den yapilan alintida da goruyoruz. Herkesin dillendirdigi gibi yuzeysel bir tesbit veya elestiriden ziyade, simdiki Hristiyanlik icin, varlik algisini kokunden degistiren bir "akide"ye ve bunun sonucuna vurgu yapilmis: Akide-i Velediyet ve bunun neticesi olarak varliga mana-i ismi ile bakmak...
Medar-i ihtilaf olan konu akide-i velediyet olduguna gore ve varlik aleminin dillendirdigi hakikat ispat edilebilirlik tasidigina gore,bu ogulluk meselesine takilmamak icin, kainat kitabini beraberce okumaktan baska yolu yok bu isin.
Burada tepkisellik acisindan Risalelerin isaret ettigi "gercek dusman"in ortaya konulmasi gerekiyor. Yani "felsefe-i tabiiyenin verdigi cereyan-i kufriye karsi" ortak hareket edebilmek icin, bu cereyan`in mahiyetini farkedebilmeliyiz. Bence bu noktada Muslumanlar ile Hristiyanlar arasinda nerdeyse hicbir fark yok, farkinda olamama acisindan...
Tamda bu noktada "Bizim de tasaffiye ihtiyacimiz var mi?" sorusunun cevabi sakli:
Kainat kitabini tercume eden bir Rehberle beraber yurumek. Bence bu nokta Hristiyanlarla birlikte Muslumanlar icin de surpriz olacak "Aaa Kur`an Kainattan da bahsediyormu? Biz onu emir kitabi zannediyorduk!" diye dusunenler olacak!
Bunun kliselestirilmis bir ifade oldugunu biliyorum fakat uygulamada-hem maalesef hem Elhamdulillah- yeni birsey oldugunu da dusunuyorum: Kur`an`i, kainat ile beraber okumak...bu iki kitabi birbirinden ayirmamak.
(Iseviler ile ilgili, bu toplumu daha iyi taniyan tecrubeli olan sizlerden dusunceler beklemek sanirim benim hakkim. Ozellikle "Musluman" ve "simdiki Hristiyanlik" arasinda benzerlikler var gibime geliyor. Bunun tahlili yapilmalidir,tasaffi acisindan.)