Tuesday, August 16, 2011

Trip to Selma



(Selma sehir merkezi) : Afrikali Amerikalilarin esit oy hakki icin yuruyus yaptiklari sehir.

SELMA’DAN SELAM
Uzun bir yolculuktan sonra tekrar yuvamiza donmus olduk.
Nereye gitsem icimdeki ozlem duygusunu tatmin edemedigimi soylemeliyim. Yani hem ABD’deyken ailemi,arkadaslarimi vs. ozlemem, onlara kavusunca da buralardaki hallerimi ozlemem bir kez daha gosterdiki, benim ozlem duygumu varligin bu hali ile tatmin etmem imkansiz. Rabb-I Rahim bu ozlem duygusu ile benim yuzumu ebediyete ceviriyor. Vatan-i aslim neresi ise oraya yonelmemi soyluyor.
Iste bu dusuncelerle ABD’nin Alabama eyaletindeki gunlerimiz tekrar baslamis oldu. Bir-iki gunluk gecis suresinden sonra, Ramazan’in da yaridimi ile, alisma suresini hizlica gecirdim. Kur’anla daha cok muhatap olma gayreti ve bu gayrete cok uygun dusen oruclu halimizle, sahur ve iftar birliktelikleri yasadik/yasiyoruz.
Ramazan ayini bir egitim ayi diye gormek insanin odaklanmasini kolaylastiriyor. Sair seyler bir anda onemini kaybediyor veyahut “yolunda olmayan hicbirsey yok” ruh hali ile donatiliyorsunuz. Meselenin ozune odaklanmak diger herseyi de o oze uygun yorumlatiyor insana. Tersi durumda ise, yani ozu kacirmak, digerlerini de kacirmaya; herseyi omuzunda tasidigin agir bir yuk haline getiriyor. Meselemiz iman olunca, diger hersey guzellesiyor. Kahrin da hos lutfun da hos misali..Neyse ben lafi dolandirmadan konumuza gecis yapsam iyi olur.
Burada oyle sehirler varki, tarihteki rolu itibari ile buyuk donusumlere vesile olmuslar. Montgomery bunlardan birisi: Rosa Parks’in baslattigi meshur Otobus Boykotunun gerceklestigi sehir. Bu ozelliginden haberdar olmadigimiz halde, kaderin sevki ile bu sehirde ogrenci oldum. Martin Luther King’in ve Rosa Parks’in sehrinde ogrenci olmak cok heyecan verici birsey. Bazen bu heyecanimin sebebini sorarim kendime. Hele ayni kulturde yetismis oldugum arkadaslarimin bu heyecanima mana verememesi kendimi sorgulamam icin cok yerinde bir sebep olur. Ulastigim sonuc sudur : Hurriyetin insani insan yapma ozelligini birazcik olsun anlamissam, bu heyecanim ondandir. Iman ile hurriyet arasindaki cok kuvvetli bagi farketmek bu heyecanin temelinde yatan sebeptir. Ulastigim bu sonuclar, hissettigim heyecanimin da hamdedilesi oldugunu anlatir bana..


Iste yine hurriyetin temsilcisi konumunda olan bir sehirle ilk kez k arsilasmami ve bu karsilasmayla ortaya cikan heyecanimi paylasmak istiyorum. Bu yazi bu heyecanin bir yansimasidir yani..
Alabama eyaletinin baskenti olan Montgomery sehrine yaklasik 85 km uzakliktaki Selma sehrinin tarihi acidan onemli bir sehir oldugunu ogrendigim an ilk firsatta oraya gitmek istedim
Sehrin bulundugu konum, gecerken ugramaya uygun olmadigindan dolayi, vaktimin bir kismini ozellikle Selma’yi ziyarete teksif etmeliydim. Ve sonunda ‘hem ziyaret hem ticaret’ dusuncesi ile Selmaya gitmek nasib oldu. Selma Montgomery’nin 85 km. batisinda yer aliyor. Bildiginiz gibi, Montgoemry Alabama eyaletinin baskenti ve Alabama ABD’nin guneyinde yer aliyor. Alabama Nehri uzerine kurulu kucuk bir sehir olan Selma, 1965 yili Mart ayinda sahne oldugu yuruyuslerle adini tarih sahnesine gecirdi. Bu yuruyusler Selma Voting Rights Movement/ Selma Oy Hakki Hareketi diye biliniyor.
Bu yuruyusler icin ozel olarak olusturulmus muzeyi ziyaret ettik ve muze gorevlisi Kevin Hollis’in anlattiklarini not almaya calsitik. Iste bazi ayrintilar:


(Ozel tesebbusle olusturulmus muzenin icinden bir gorunum)

“1965 yilinin Mart ayinda Selma’da uc onemli yuruyus gerceklestirildi. Bu uc yuruyusun baslangic yeri Selma varilmak istenen hedef ise Alabama eyaletinin baskenti olan Montgomery dir. Yuruyusu gerceklestirenlerin iki temel hedefi vardi. Birincisi; secimlerde oy kullanmak icin siyahilerin kayit yaptirmasina cesitli yollardan engel olmaya calisan sivil ve devlet gorevlilerine bir tepki, Ikincisi ise siyahilere karsi cok cesitli sekillerde kendini gosteren ayrimcilik.”
“Yuruyuslerle ilgili elimizdeki kayitlara baktigimizda (fotograflar ve halen hayatta olan sahitler) bu tepkiye sadece siyahilerin destek vermedigini rahatca gorebiliyoruz. Beyazlar da bu insaniyet yuruyusune destek vermislerdir. “
“Alabama’da ve ozellikle Selma’da yapilan ayrimciliklara karsi daha etkin bir sekilde ses cikarabilmek icin, tertip komitesinin Martin Luther King’I (MLK) Selmaya davet ettiklerini biliyoruz. MLK’nin Selma’ya gelisi ile cok kuvvetli bir sevk meydana gelmis ve insanliga aykiri bu ayrimciliga karsi, buyuk bir kesim tepkisini gostermistir.”
“1965 yili Mart ayinda uc yuruyus gerceklestirildi. Bunlardan ilk ikisi hedefine varamadi. Polis’in siddetle karsi koymasi sonucu yuruyusculer hedeflerini gerceklestiremediler. En son 1965 yili 21 Martinda yaklasik 3200 kisi Selma’dan yola cikti. Dorduncu gunun sonunda Montgomery’ye ulasan kalabaligin sayisi ise 25.000 civarindaydi.”


(1965 Martinda oy hakki icin yuruyen Selma sehrinin sakinleri)



GEORGE WALLACE’IN BURADA NE ISI VAR?

Muzeyi gezerken ilginc bolumlere de sahit olduk. Mesela bunlardan birisi; 1968 yili ABD Baskanlik secimlerinde de aday olan Alabama valisi George Wallace’in secim afislerinin bulundugu kisim. Wallace’in bu muzede yer almasinin ilgincligi nerdenmi geliyor? 1963 yilinda, Alabama eyalet valisi secildiginde yaptigi konusmada su cumleler onun agzindan dokulmustu : “Ayaklarimin altinda bulunan topragi benden once adimlamis o buyuk insanlarin adina diyorumki topraga bir cizgi ciziyorum ve karsimdaki zorbaliga meydan okuyorum : Bugun de yarin da ve ilelebet tecrit isteyecegiz.” (Afrikali Amerikalilara karsi ayrimcilik istedigini ifadee diyor. Wallace’in ilk katildigi secim ile ikincisindeki soylem farki, siyasetin kaygan zeminini cok acik ortaya koymasi bakimindan ilgi cekicidir.)


Ayrimciligi (tecrit) siyasetinin merkezine koymus bir politikacinin secim afislerinin boyle bir muzede yer almasinin onemi iste buradan geliyor. (Video paylasim sitesi Youtube’da da yer alan o konusmayi “segregation now segregation tomorrow segregation forever” yazarak arayip izleyebilirsiniz)


MUZEDE OBAMAYA OZEL BOLUM
Muzede cok ilginc koleksiyonlar da var. Bahsi gecen yuruyuslere katilmis bazi kisilerin ozel esyalarinin yer aldigi cam fanuslar var. Bu ozel esyalara bakarken- ayakkabilar,coraplar,montlar,pankartlar vs.- farketmeden bir baska bolume gectigimizi anladim. Baskan Obama’ya ithaf edilmis bir bolum.
Temsili manasi olarak oldukca manidar olan bu durum, nedense aklima kemiyet/keyfiyet turu bir karsilastirmayi getirdi. Veya ‘iste bak eskiden Afrikali Amerikalilara ayrimcilik yapiliyordu. Bugun baskan Afrikali Amerikali. Ayrimcilik bitti. Mucadele kazanildi’ diyemiyorum. (Farkli renkteki bir insan geldi hersey iyi oldu anlayisi zaten mantiksiz) O mucadelenin temelinde insaniyete yakisir haklara sahip olmak vardi. Baskasinin kolesi olmak durumundan “kurtulduk” peki ama butun insaniyetimizi yutan nefsimizin koleligi ne olacak? Martin Luther King’in temel mucadelesini boyle anlamlandirmak sahsen cok daha manidar geliyor. O’nun mucadelesini verdigi “hurriyet” ile bugun onun sehirlerindeki hurriyet ve tutsaklik tekrar dusunulmeli bence. “Nefsin kolesi” olmak hurriyet diye tanimlanirsa, Martin Luther Kinglerin hayallerinin gerceklesecegini hic zannetmiyoruz. Bu toplum bunun sancilarini cok derinlerde yasiyor. Ozellikle Afrikali Amerikalilar..


(“Obama Gallery” diye isimlendirilmis, Obamanin fotograflarinin yer aldigi bolum. Afrikali Amerikalilar icin oy hakki mucadelesini hatiralarda canli tutmak icin tertiplenmis bir muzede, simdi Baskan olan bir Afrikali Amerikalinin ozel bolumu olmasi oldukca manidardir. Zahiren de olsa bir terakkiyi gostermektedir)

RAHIBE TERESA,MARTIN LUTHER KING,MAHATMA GANDI VE SAID NURSI


Dedigim gibi, hurriyet kahramanlarina ozel bir ilgim var. Onlarin yurudukleri topraklara ayak basmak beni heyecanlandiriyor. Gucun degil haklinin yaninda olmayi temsil ettigi icin olsa gerek, boyle insanlara derin bir saygi duyuyorum. Hakk ve Adl isminin tecellisi insana ne kadar cok yakisiyor.
Hurriyet ve Imani birlikte vurgulayan bir kisiyi ne zaman gorsem aklima hemen Bediuzzaman geliyor. Bu iki kelimeyi birlikte kullanmayi ilk defa onda gordum. Kur’anin insanin hurriyeti seven yonune seslenisini onun eserleri ile bildim. Ve bu tarz bir ifadelendirmeyi, cok guzel ifade ettigi icin, sevdim. O yuzden ne zaman bir hurriyet asigi gorsem aklima hemen o geliveriyor. Iste Selma’yi ziyaretmizde de onu hatirlamis olduk.
Muze icerisinde “nonviolence movements (Siddet karsiti,siddet icermeyen hareketler)” diye bir bolum yer aliyor. Duvarlarda Mother Teresa (Teresa Anne veya Rahibe Teresa),Martin Luther King ve Mahatma Gandi’nin fotograflari var. Muze gorevlisi Kevin Hollis bu odayi neden tertip ettiklerini anlatirken ben de dikkatle dinliyorum. Bir taraftan da duvarlardaki yazilari okumaya caisiyorum. O yazilardan birinde su ifadeyi gordum : “Bu liderlerin ortak noktalari nelerdir?” ve cevaplar alt alta maddeler halinde yazilmis. Birinci madde : “ faith-based religion (Iman temelli din.)” Bunu gorunce Kevin’a muze icin yeni fikirlere acik olup olmadiklarini sordum. Yeni fikirlerin kendilerini cok sevindirecegini soyleyince ben de Bediuzzaman’in hayatindan bahsettim. Iman ve hurriyet kavramlarini birlikte ele aldigini ve eserlerinin Kur’anin bir tefsiri oldugunu ifade ettim.Iman temelli bir din anlayisi eksikligini en buyuk hastalik olarak goren ve butun mesaisini bu hastaligi ortadan kaldirmaya teksif eden bir kisilik oldugunu ifade ettim.
Hakkinda daha cok bilgi ogrenmek icin elektronik posta adresini verdi. Eger mumkkunse hakkinda yazilmis kitaplardan da okumak istedigini ifadfe etti. Ben de ona soz verdim.

(“Bu liderlerin ortak noktalari nelerdir?” Birinci madde “ Iman temelli din“. Diger kosedeki ise Martin Luther King.)




(Alabama topraklarina bereket tasiyan Alabama nehri. Rahmet manasinin buyuk bir tecessumu) Alabamanin komsu eyaleti olan Georgia’da dogan iki nehrin birlesmesi ile meydana gelen Alabama nehri, Alabamayi capraz bir sekilde bastan sona gecerek Meksika Korfezine dokuluyor ve gectigi yerlerde Rahmete ayinedarlik ediyor. Selam sehri Alabama nehri kiyisinda sirin bir yer.)



“TARIHI ROTA”DA EVE DONUS

Selma’da gecirdigim saatlerin ardindan, nerede bulundugunu bilmenin insanin dunyasini cok daha manali kildigini farkettim. Artik bu sehirde nereye baksam birseyler ifade ediyor benim icin. Yepyeni manalarin pesinde kosmak icin, elimde bir ipin ucu var artik. Geri donus yolunda Selma’dan Montgomery’ye yuruyenlerin takip ettikleri yoldan gidecek olmam, bambaska bir mana. Ruhlarina selam gondererek yolu katediyoruz. Bu yol “Tarihi Rota” diye isimlendirilmis. Biz de tarihi rotamizda ilerleyerek evimize donuyoruz. Allah’a emanet olun. Ramazaniniz mubarek olsun.











(Muze gorevlisi Kevin yuruyuslerin gerceklestirildigi sirada cekilen fotograflari anlatirken)

Friday, August 12, 2011

Nature and the Soul (Fr. Richard Rohr)


(Iseviligin ruh-u aslisinin dunyamiza donmesine ne kadar ihtiyacimiz var anladim. Risalelerin isevi nefesinin, butun ruhlarin iman sabahinda dirilmesine vesile olmasini Rabbimden niyaz ettim.MSC)

"Just pay attention, and then patch a few words together, and don't try to make them elaborate. This isn't a contest but the doorway into thanks, and a silence in which another voice may speak." --"Praying" by Mary Oliver

We looked too long for God and truth through words alone. The fruit for humanity has been rather limited, it seems to me -- especially when I observe every day the extraordinary amount of unhappy and angry people in well educated and "religious" countries. How could this happen? Was salvation for the next world only?

I do not fault any one group, person or explanation, but on all of us together as we failed to pay attention. We removed ourselves from the Circle of Life and ended up talking in circles instead. This is so strange coming from a religion that believed "the word became flesh" (John 1:14), yet we have always seemed to prefer words to enfleshment, for some reason. As my very orthodox Church History professor put it, the church has usually followed Plato (body and soul are enemies of one another) much more than Jesus (body and soul work together as one). Sadly and tragically, that says it in one phrase.

It was a giant misplacement of primal attention to what was right beneath our feet, all around us and flying through the air. Enfleshment, embodiment, physicality -- the material world is the only home we know. Yet, we really "could not see the woods for the trees," and even worse we did not see the woods or the trees, but just our ideas about them and how they could be useful to us. They made paper for our books and shade for our reading, after all!

We all started reading books rather broadly once the printing press was invented (almost 600 years ago), and since then we have largely substituted ideas and words for observation and participation in life itself. Now I am afraid it will become texts, videos and screens that will shield us from reality. This leaves us all at least one step removed from The Real, and we get caught up in a static of ideas instead of the basic and healing symphony of life itself. To use Teresa of Avila's shocking phrase, we find ourselves undefended and alone and become willing to "sell our souls for a sardine"!

Words and ideas work in the short run to get you through school and to impress educators and employers. But they do not work in the long run or in the deep run. We soon find ourselves separate and without wonder. We find ourselves companionless (com-panion = one you share bread with) and lonely in a fully participatory universe, without bread to eat when bread is, in fact, everywhere.

"For what can be known about God is perfectly plain, for God has made it plain. Ever since God created the world his everlasting power and deity is there for the mind to see in all the things that God has created" (Romans 1:20). That is a pretty amazing quote that has not been given the immense importance that it deserves. In fact, read it again! It says the essential message is written everywhere and all the time.

Yes, the natural world is the first and primary Bible. We have not honored it, so how could we, or would we know how to honor and properly use the second Bible, when it was written. We mangled the written word of God for our own group purposes, instead of bringing to it reverence, silence and surrender, which the natural world "naturally" teaches us and also demands of us. If the word surrender scares you, let me tell you that surrender is not giving up, as we usually understand the term. Surrender is entering the present moment, and what is right in front of you, fully and without resistance. In that sense, surrender is almost the exact opposite of giving up. In fact, it allows you to be given to!

For some reason, the whole created world, the animals and the seasons of nature allow us to surrender and trust much more than sermons, words or people do, where we seem to be much more defended, in our heads, and even afraid. Now we are learning that abused children can tell their story if they are touching their dog and those who are autistic and stutter do not hesitate or stutter when they are with their horses or cats. One starts to wonder who is taking care of whom? Who is the healer and who is the healed? Who has soul and who does not? It is not as neat and clear a distinction as humans once presumed.

So I entreat you to trust and learn from the awesome authors in this edition of "Radical Grace," not for their words, but because their words point beyond themselves to what is, to creation itself, to the natural world, to what is all around you -- all the time. The "first Bible" of nature is well written, filled with Mystery and invitation and has all that you need to know God, to know yourself, to know life and even to trust death. Reading reality from inside this circle of creation, and with the eyes of nature, you will inherently know you are already in sacred space, you will know that you belong and you will know that it is OK.

Creation is our first and final cathedral. Nature is the one song of praise that never stops singing. The world is no "contest" any more, but as Mary Oliver says, "the doorway into thanks."

"Nature and the Soul" by Richard Rohr, OFM, copyright © Richard Rohr 2011, Radical Grace, Summer 2011, Vol. 24, No. 3. Used with permission.