Uzunca bir süredir beklenilen sesler sonunda duyulmaya başlandı. Günlük
hayatta herkesin ağzında dolaşan sözler şimdi gür bir şekilde Wall
Street’i İsgal Et (WSIE) hareketi tarafından dile getiriliyor.
Ekonomik güç merkezli bir ‘demokrasi’ uygulaması ABD halkının itirazının
temelinde yer alıyor. Çünkü bu uygulama şöyle bir durumu ortaya
çıkardı:
Halkını temsil etmesi gereken vekiller, parasal yönden güçlü
tarafların isteklerini gerçekleştirme gayreti ile vakitlerini geçirir
oldular. “Lobi” denilen güç odakları, kendi menfaatlerini çok sıkı bir
şekilde takibe aldılar. Ve bu yöntem her dönem işlerine yaradı. Hem
sakin zamanlarda hem de kriz zamanlarında devletin gücünü arkalarına
almayı başardılar. “Wall Street’i İsgal Et” hareketinin temel
itirazlarından birisi şirketlerin ‘hırsi’na karşıdır. Bu itirazın
sebepleri vakidir. Zaten bunu bilmeyen yok. Tabii hırsın tartışma konusu
yapılması beraberinde rekabeti de tartışma konusu haline getirecektir.
Serbest piyasa sisteminin olmazsa olmazı olan rekabet hangi şekilde
tartışılacaktır bunu hep birlikte göreceğiz.
Kimileri bu hareketi
bazı ideolojilerle birlikte anmayı sevse de ortada insaniyetin konuşması
durumu var. Yani dile getirilen itirazlar haklıdır. Zaten başlarda
dikkate alınmayıp sonradan ciddiyete binmesinin temelinde de bu var.
İnsanlar hissettiklerinin dile getirildiğini yavaş yavaş görüyorlar.
WSIE hareketi dikkat çekedursun, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar nasıl
bir pozisyon alacaklarına tam karar verebilmiş değiller. Sokağa çıkan
kitle demokratlara yakın insanlar gibi hissedilse de, itirazlarının,
onların politikalarını da içerdiğini görmek şaşırtıcı oluyor. Evet, Bush
döneminin negatif etkileri hala devam ediyor. Fakat Obama’nın “değişim”
diyerek çıktığı yolda statükoya iyice yanaşması gözlerden kaçmıyor. Bu
arada Cumhuriyetçiler- Wall Street’teki güç odakları ile çok yakın
olmalarından dolayı- meselenin ciddiyetini küçümser bir tavır
takınıyorlar. Tabii içlerinde nasıl hissettikleri ayrı bir konu!
Önümüzdeki başkanlık seçimi için kendi aralarında çekişen Cumhuriyetçi
başkan aday adayları, WSIE hareketinin itirazlarını dikkate alırmı? Bunu
yakın zaman içerisinde göreceğiz. Eğer öyle bir durum olursa, siyasî
arenada blok halini almış Muhafazakar-İlerlemeci çekişmesi manasız bir
hale gelecektir.
Önümüzdeki süreçte şirket yöneticilerinin
(özellikle finansal şirketlerin), çalışanları ile arasındaki hukuktan
tutun devletle olan ilişkilerine kadar yeni tartışmaları göreceğiz. Kriz
zamanlarında hemen korumaya alınan bu şirketlerin, aslında “yüzde
99’u”* dışarı bırakıp “yüzde 1’i” korumaya aldığına tanıklık ediyoruz.
Amerikan Merkez Bankasının kalp vazifesi gördüğü, diğer
kapitalistleşmeye çalışan ülkelerin de o kalbe bağlı organlar gibi
durduğu bir küresel sistemde, oraların da bu tartışmaları yakından
izlemesi gerekiyor. Gücün Batıdan Doğuya kaymasının bu yönünü de
unutmamak lazım. ABD merkezli finansal şirketlerin küresel kapitalizmin
temel direkleri olduğunu biliyoruz. Batıdan Doğuya kayan güç, bu
şirketlerin artık Doğu’da mevzilenmesi anlamına geliyor. Yani Doğunun
“yüzde 99”u da onların çok da umrunda olmayabilir!
* “Biz yüzde 99’uz” WSIE hareketinin kullandığı sloganlardan birisi.
***
Benim mu'min kardesim. Hani cokca duyuyoruz ya "ekonomimiz cok iyi. AB dokuluyor. ABD cokuyor vs." Aslina bakarsan, senin tevekkulun uzerine koca bir yalan insa ediliyor. Eskiden kalma adavetin, cok ucuz hesaplara alet ediliyor. Seffaflik denilen hukm-u islami senin memleketinde yokya, iste o yuzden goremiyoruz gercegi. Karz-i hasen'i, vakif sistemini ve daha nice insani ve dolayisi ile islami sistemleri bu dokulen ve cokenlerden ogrenmek agirimiza gitmeyecekmi? Uyuma. Lutfen. Birak taklidi..
***